reklam
Sizin için ayırdık
Ana Sayfa Yazarlar 6.05.2025 190 Görüntüleme

İş yerinde hayat var: İhmalin bedeli meslek hastalığı olmasın!

4–10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası: Hayatın ve üretimin güvencesi iş kazaları ve meslek hastalıkları, yalnızca bireylerin değil, ailelerin, toplumların ve ülkelerin geleceğini doğrudan etkileyen, hayatın en can yakıcı gerçeklerinden biridir.

Gelişen teknoloji, yapay zekâ, otomasyon ve dijitalleşmeye rağmen, her yıl milyonlarca çalışan, güvenli olmayan koşullarda canı ve sağlığıyla sınanıyor. Üstelik bu acı tablo sadece rakamlardan ibaret değil; ardında dağılan aileler, sönen hayatlar, engelli kalan gençler ve ekonomik yıkımlar barındırıyor.

Bu nedenle “İş Sağlığı ve Güvenliği” konusu, lüks ya da sadece yasal bir zorunluluk değil; insani, vicdani ve toplumsal bir sorumluluktur.

Dünya Ne Diyor, Türkiye Ne Yapıyor?

Dünyada her yıl 28 Nisan, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü” olarak kutlanıyor. Türkiye’de ise 1987 yılından bu yana 4–10 Mayıs tarihleri arası “İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası” olarak kabul edilerek çeşitli seminerler, eğitimler ve farkındalık kampanyaları düzenleniyor.

Ancak bu hafta yalnızca afişler asıp konferans salonlarında konuşmalar yapmakla kalmamalı. Asıl mesele, sahadaki gerçeklerin değişip değişmediğidir.

Ortak Sorumluluk: Sadece İşverenin Değil, Hepimizin Meselesi

İş sağlığı ve güvenliği denildiğinde akla ilk olarak işverenler gelse de, bu konu kamunun, sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, meslek odalarının ve hatta bireylerin ortak sorumluluğudur.

Devlet, mevzuatı belirleyip denetlemeli, caydırıcı yaptırımları kararlılıkla uygulamalı,

Özel sektör, çalışanına sadece üretim değil, güvenli çalışma koşulları da sunmalı,

STK’lar, farkındalık projeleriyle kamuoyunu diri tutmalı,

Çalışanlar ise haklarını bilmeli, koruyucu ekipman ve güvenlik kurallarını ihmal etmemeli.

Unutulmamalı: Bir iş yerindeki önlem, sadece orada çalışanı değil, ailesini ve çevresini de korur.

Türkiye’de Yasal Zemin Sağlam Ama Uygulamada Eksik çok 20 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Türkiye’de bu alandaki en kapsamlı yasal düzenleme olarak kabul ediliyor. İş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi zorunluluğu, risk değerlendirme raporları, sağlık kontrolleri, eğitimler… Tüm bunlar yasal güvence altında.

Peki ya sahada durum ne?

Ne yazık ki birçok işletmede hâlâ “mış gibi” uygulamalar var. Kağıt üzerinde tamam gibi görünen eğitimler, sadece istenildiğinde takılan ekipmanlar, gösteriş için alınan belgeler. Bu anlayış değişmediği sürece yasa kağıt üstünde kalmaya, canlar yanmaya devam edecek.

Gerçek Bir Yaşanmışlık: “Ben de Meslek Hastasıyım”

Bu yazının yazarı, bir öğretmen, mühendis ve aynı zamanda bir meslek hastası olarak ben, yıllarını Ar-Ge ve kalite kontrol birimlerinde geçirmiş bir uzman olarak, sahada yeterince önemsenmeyen riskler nedeniyle sağlık sorunları yaşayan binlerce kişiden yalnızca biriyim.

“Bu acıyı ve eksikliği kitaplardan değil, doğrudan ciğerimden öğrendim. İş güvenliğini anlatmak, benim için mesleki bir görev değil, hayati bir sorumluluk artık.”

İş kazaları ve meslek hastalıklarının büyük bir bölümü önlenebilir.

Koruyucu ekipmanlar,

Düzenli sağlık kontrolleri,

Sürekli eğitim,

Güvenlik kültürü…

Bunlar sadece maliyet değil; hayat kurtaran yatırımdır.

Bir Hak Olarak Güvenli İş Ortamı

İş güvenliği bir lütuf değildir. Bir insanın sabah işe sağlıklı gidip, akşam aynı şekilde ailesine dönebilmesi en temel insan hakkıdır. Bu hakkın korunması devletin, işverenin ve toplumun ortak sorumluluğudur.

SON SÖZ: Pişmanlıkla değil, önlemle yaşayalım, bugün hâlâ “bana bir şey olmaz” anlayışıyla iş kazalarına yaklaşan binlerce iş yeri var. Ama iş güvenliği, asla ihmale gelmez. Çünkü bir hayatın bedeli, hiçbir tasarrufa değmez. Meslek Hastası – İş Sağlığı ve Güvenliği Gönüllüsü “Önlem almak, pişman olmaktan daha kolay ve daha insancıldır.” Saygılar…

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tasarım | www.aksiyonreklam.com